Kazanmayı Bilmek

Kazanmayı Bilmek, Alışkanlık Haline Getirmek

Basketbolu sporların en güzeli yapan özelliklerinden birisi de maçın son anına kadar sonucunun bilinmemesidir. Otuz dokuz dakika elli dokuz saniye önde olsanız, çok iyi oynasanız bile son bir saniyedeki hatanızla sahadan mağlup ayrılma olasılığınızın olmasıdır milyonları bu spora aşık eden.

Bazı takımlar çok iyi mücadele ederler, yüreklerini sahaya yansıtırlar, tüm güçleri ile savaşırlar ancak maçın sonunu getiremezler, bazıları ise maç her ne şekilde oynanıyor ve şartlar ne kadar aleyhlerine oluyor olsa da, maç sonununda bir şekilde maça ortak olur ve çoğu kez de geriden gelip kazanmasını bilirler.

Bu giriş cümlelerini maalesef İtalya ile yaptığımız son maçtaki yenilgimize istinaden yazma zorunluluğu hissettim, 2000 yılından günümüze kadar geçen döneme baktığımızda; milli takımımızın, tarihinin en önemli başarılarını elde ettiğini görüyoruz ve maalesef aynı zamanda aynı takımın ne kadar istikrarsız sonuçlar aldığını da görüyoruz.

Uzun yıllar aynı teknik ekibi korumamıza rağmen bir ekol oluşturamamanın, bir istikrar yakalayamamanın nedenlerinin üzerinde daha fazla durmamız gerekecek tüm basketbol camiası olarak çünkü takımlarımız tedirgin, basketbolseverler tedirgin bir türlü beklenen istikrar, başarılar gelmiyor ne kulüp takımlarımızdan ne de milli takımlarımızdan…

Basketbol doğası gereği her spor gibi sürprizlere açık, her maç sahada kazanılır ancak Portekiz,Belarus gibi takımlarla yapacağımız maçlara tedirgin ve kafamızda soru işaretleri ile çıkıyorsak bu bizim hala üst sınıf basketbol oynayan ekol ülkelerin bir sınıf altında olduğumuzu gösteriyor. Zaten takımımızın son 10 yıllık dönemindeki maçlarına baktığımızda karşımıza çıkan tablodaki iniş çıkışlar, hayal kırıklıkları, istikrarsızlıklar bize ait olduğumuz sınıfı gösteriyor.

Güle oynaya grup lideri olarak Slovenya’ya gitmemiz gerekirken, yine işimizi son maça bıraktık, kendi evimizde oynayacağımız Çek maçını bile korkarak beklemeye başladık, Avrupa Şampiyonası’na katılamamak bizim için tam bir skandal olacaktır.

Milli takımımız zoru başarıp Avrupa Şampiyonası’na katılsa bile basketbol severlerin takımımıza olan güveni maalesef tam olamayacak. Takımı oluşturan oyunculara baktığımızda hepsi birbirlerinden yetenekli, değerli oyuncular, oyuncuların hepsinin ortak özelliği çok iyi yardımcı, tamamlayıcı savaşan oyuncular olması ben bir koç olsam hepsinin takımımda yer almasını isterdim ancak yine de takımda önemli bir şeyler eksik gibi duruyor, bu güzel parçalar ahenkle işlemiyor.

Majestelerinin dediği gibi basketbol bir takım oyunu , yıldız bir oyuncu bir maç kazandırabilir ancak sadece iyi bir takım şampiyon olabilir eyvallah ancak lidersiz, yıldızsız bir takım da 18 sayı öne geçtiği maçı rakibine hediye edebilir, bizim milli takımımızın en büyük zaafı maç içersinde lider bir oyuncu çıkartamamasıdır şu anki kadromuzun da en büyük zaafı budur, Emir Preldzic bu role en yakın kişi ancak o da tek başına yeterli değil, en az bir ya da iki yıldız lider oyuncuyu kadromuza, milli takımımıza katamazsak orta vadede bu takımdan başarı beklemek büyük bir hayal olur.

Sinan,Ender,Doğuş ilerleyen yaşına rağmen Kerem Gönlüm çok yürekli savaşçı oyuncular olabilir ancak bize maç kazanmayı bilen, maç kazanmayı alışkanlık haline getirmiş yıldız birkaç oyuncu gerekiyor özellikle de 1,2 numaralarda…

Kazanmayı bilen, dünyanın basketbol ekolü ülkelerinden biri olabilmek umuduyla sağlıcakla kalın…

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s