Mikromobilite, Hergele, Bakış Açısı ve İş Körlüğü #Edited Version

Değerli dostlarım selamlar, blogumu ve yazılarımı takip ettiğiniz için sizlere ne kadar teşekkür etsem azdır. Zaman zaman yazılarımı sadece okumayın, benimle eleştirilerinizi paylaşın diye serzenişlerde bulunuyorum. Yapılan eleştirilerin büyük bir kısmını; yazım hataları, devrik cümleler, noktalama işaretlerinin doğru kullanılmaması gibi şekle yönelik eleştiriler oluşturuyor.

Yazılarımı eleştirin dediğim de benim kastım sadece şekle bakılması değil bilakis satır aralarında gizli fikirlerin masaya yatırılıp tartılışması, eleştirilmesidir. Bu noktada arzuladığım fikirlerimi sarsacak, çürütecek geri bildirimlere henüz kavuşabilmiş değilim.

Anlatımlarımın, daha anlaşılır olması, vermek istediğim mesajların tam da gediğine oturması için çaba sarf etmiyor değilim. Yazım hatalarını o kadar çok önemsemediğim doğru ancak anlatım kusurlarını önemsediğimi bilmenizi isterim. Hatta harekete geçtim ve bu kusurları en aza indirmek için değerli dostum Sırma’dan destek istedim.

Orta okul ve lise derslerinde, vaka analizi olarak paylaşılmasının uygun olduğunu düşündüğüm, bu metni aynen sizinle paylaşıyorum.

Olayları, kişileri, yazıları şeklen değerlendirmek ne kadar da kolay, oysaki biz daha derinlerde sizleri bekliyoruz, dalın nefesiniz yettiği kadar derine, bize ulaşamasanız da olur yeter ki o sığlıktan uzaklaşın uzaklaşabildiğiniz kadar.

İlk yazınızı gözden geçirdim, tıpkı tahmin ettiğim gibi, bir facia ile karşı karşıyayız. Lütfen yazdıklarıma açıklamalar yapıp geri göndermeyin, okumam. Dediğim düzeltmeleri yapın düzelmiş halini dilerseniz gönderebilirsiniz.
Ücret: $ 200 (aynı yazının ikinci defa okunması ücrete tabi değildir)
Kalan yazılarınıza biraz dinlendikten sonra bakacağım, malum baya yorucu oldu.
Kolay gelsin,

Covid (COVID- Corona Virus Disease’in baş harflerinden oluşan TBMM gibi bir kısaltma olduğu için büyük harfle yazılmalıdır ve doğru adı COVID-19’dur.) ile birlikte gündelik hayatımız, inanılmaz bir şekilde dönüşüme uğradı. Sonrasında bu dönüşüm nasıl devam edecek ? (soru işaretinden önceki boşluk umarım bilerek bırakılmamıştır) Eskiye hızlı bir geri dönüş mü olacak, yoksa artık o geri dönülmez eşiği çoktan aştık mı ? (sanırım bu boşluklar bilerek bırakılıyor, ileride görürsem direkt sileceğim) Hep birlikte göreceğiz. Çeşitli platformlarda online olarak sevdiklerimizle görüşmeye alıştık ama yine de aynı atmosferi paylaştığımız yüz yüze görüşmelere büyük özlem duyuyoruz.  Muhtemelen (cümle başında iki kere boşluğa basılmış onu düzeltelim) normale döndüğümüzde kafelerde, evlerde buluşmalarda büyük bir patlama (Patlama? Ne patlaması? İnsan? Yemek? Anlam dağılıyor burada, “patlama”yı açıklaman gerek) yaşanacaktır.

Zaten yakın gelecekte beklenen mikromobilite (Gitti, kaybettin okuyucuyu. Ne bu mikromobilite? Onu açıklamazsan sanki aradan cümle silinmiş gibi okunuyor. Bu cümlenin önüne “Sıfır karbon salınımına sahip küçük ulaşım araçlarının kullanımına mikromobilite adı verilmektedir” gibi bir açıklama koyarsan okuyucuyu kaybetmezsin) dönüşümü, Covid (COVID-19) etkisi ile gerçekleşmiş oldu. Yapılan araştırmalar fosil bazlı araçları, yani mevcut arabalarımızı, %40 oranında 0-8 km mesafeleri katetmek için kullandığımızı gösteriyor. İşte tam da bu mesafeleri kat etmek için farkında olmasak da (Cümle başında yaptığın “tam da”nın etkisini bu “olmasak da” alıyor, ikisinden birini kullan) büyük bir dönüşüm de (tam da- olmasak da- dönüşüm de anlamı aşırı dağıtıyor bu cümlenin daha iyi kurulmuş halini cümle sonuna yazacağım) ulaşım araçlarında yaşanıyor. (İşte tam da bu mesafeleri kat etmek için, bizler farkında olmasak bile, ulaşım araçlarında büyük bir dönüşüm yaşanıyor) Birkaç yıl önce İstanbul sokaklarında seyrek de olsa görmeye başladığımız elektrikli scooterlar, elektrikli bisikletler, elektrikli motorlar Covid (COVID-19) etkisi ile hızlıca sayılarını, bilinilirliklerini arttırdılar. (artırdılar) -Tek “t”

Hem toplu taşıma kullanmak istemeyen bireyler, hem de hızlı ve ekonomik ulaşım alternatifleri peşinde koşan yenilikçiler, (virgül gereksiz) bu değişimin öncüsü oldular. Geniş aileler ve belli bir yaşın üstündeki kişiler için hala bazı kısıtları olsa da, toplumun büyük bir kesimi için çok önemli bir ulaşım alternatifi olarak hayatımızda yer almış oldular. (Kimler? Özne yok) Gerçi bu araçlara sadece ulaşım alternatifi olarak bakıp, onların varlıklarını ulaşım fonksiyonu ile kısıtlamamak gerekiyor, (buraya nokta koyup yeni cümleye “onları” diye başlarsan daha iyi bir anlatım ortaya çıkar) bir bisiklet, bir kaykay, bir paten gibi onları kullanmak da çok keyifli ve eğlenceli, yakın gelecekte özgeçmişlerine hobi olarak elektrikli scooter kullandıklarını yazan binlerce kişi ile karşılaşacağımıza (sessiz harfle biten bir kelime koyarsan okunması daha kolay olur. Ben olsam “ karşılaşacağımızdan” yazardım) eminim.

Bu dönüşümün farkında olan resmi kurum ve kuruluşlar da çeşitli düzenlemeleri tartışmaya açtılar bile (“da”yı kullanacaksan bu “bile” olmaz. Ya da bu kalsın ilk “da” gitsin), bu da mikromobilite araçların covid (COVID-19) sonrası hayatımızda da bizimle beraber olacaklarına dair önemli bir kanıt niteliğinde. (böyle havada kalışlar okuyucuyu metin bütününden uzaklaştırır. “kanıt niteliği taşımaktadır” gibi yere kondurursan daha iyi olur)

Çevre dostu bir teknoloji kullanmaları, mevcut ulaşım araçlarına göre inanılmaz ekonomik oluşları onların cazibesini daha uzun yıllar yukarıda tutacaktır (Kimin? Özne yok). Ancak bir an önce kullanıma yönelik alt yapı (altyapı – beraber yazılır) süreçlerinin tamamlanması ve kuralların netleşmesi gerekiyor. Özellikle güvenlik anlamındaki büyük sorumluluk bizlere düşüyor, hız limitlerine dikkat etmeyi, kaskları, koruyucu ekipmanları kullanmayı bu işin olmazsa olmaz ön şartı olarak görmedikten sonra istenmeyen durumlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır. (Aşırı gereksiz uzamış bir cümle. Daha iyi bir versiyonu;   Güvenlik kısmındaki sorumluluk ise bizlere düşüyor; hız limitlerine dikkat etmeyi, kaskları, koruyucu ekipmanları kullanmayı bu işin olmazsa olmaz ön şartı olarak görmemiz gerekmektedir.)

Mikromobilite gerçeği karşısında daha fazla kayıtsız kalamayacağım ile yüzleşince, ben de kendime bir elektrikli scooter alarak bu dünyanın içerisine girmeye karar verdim. Yıllardır bu konuların içerisinde yer alan motorsiklettir, elektrikli scooterdır, tek tekerdir alayını deneyimleyen yakın dostum Hakan’a nereden almam, nereden başlamam gerektiği hususunu danıştım.

Kendisi hiç tereddüt etmeden beni Hergele‘ye yönlendirdi. İsmi de hoşuma gitmişti Hergele‘nin, sonra bir grup İTÜ’lü genç girişimci mühendis tarafından kurulduğunu öğrenince, hiç düşünmeden buradan başlamaya karar verdim. Gençlerimiz yazılımı kendileri geliştirip, ürünün montajını kendi atölyelerinde, kendi elleri ile gerçekleştiriyorlardı. Maalesef kritik elektronik aksamlar ve piller yurt dışından geliyordu. Ülke olarak ithal girdi olmadan üretim yapabilme sevdamız, burada da yarım kalıyordu.

Belki sanayi alanında treni kaçırmıştık ancak hala tam olarak kaçırmadığımız, ülke olarak odaklanmamız gereken belki de en öncelikli alan hala elimizden kaçmamıştı, Hergele, hiçbir dış kaynak kullanmadan kendi yazılımını kendi geliştiriyordu. Binlerce genç, yazılım alanında daha fazla destek daha fazla imkan bekliyordu, devletin, kuluçka merkezlerinin bu gençleri maddi olarak daha fazla desteklemesi ülke adına alacağımız en doğru aksiyonlardan birisidir hiç şüphesiz.(Akış kesildi. Buraya kadar “di’li geçmiş zaman ile harika bir akış vardı “birisidir hiç şüphesiz” yazman bitirdi bu akışı. “….desteklenmesinin ülkemiz adına alacağımız en doğru kararlardan biri olduğunu düşünüyorum” de bari.)

Ve sonunda Hergele‘me kavuşmuş, yüzüme umarsızca dokunan rüzgarın verdiği sonsuz özgürlük hissi ile bir yerden bir yere yetişme telaşesi olmamanın (özne “sen”sin. “telaşesi içinde olmamanın” de bari. Sen telaşe olamazsın çünkü) huzurunu yaşayarak kullanmaya başlamıştım. Ulaşım aracı olmalarının yanında, inanılmaz bir eğlence ve hobi araçları olduklarına gerçekten ikna olmuş, bizzat deneyimlemiştim (neyi deneyimlemiştin? Buraya “-i” hali çekimi ile bir kelime lazım. Çünkü cümle şu an böyle; bizzat bir eğlence ve hobi araçları olduklarına deneyimlemiştim. 😊)

Birkaç gün sonra pilim bitmeye yakın olunca, Hakan’a danıştım, pilini nereden şarj edeceğim. (Rus edebiyatına geçtik sanırım burada. Doğrusu; Birkaç gün sonra Scooter’ın pili bitmeye yakın olduğu için, onu nereden değiştireceğimi Hakan’a danıştım) O da “zaten yarın buluşacağız. Getir, birlikte şarj eder hem de birlikte (gereksiz bu “birlikte”, iki kere tekrar etmeye lüzum yok) süreriz” dedi.

İnanılmaz güzel, kullanıcı dostu hazırlanmasına rağmen (Ne? Özne yok) kullanım talimatlarını okumamış, (daha iyi bir versiyon; İnanılmaz güzel ve kullanıcı dostu hazırlanan kullanım talimatlarını okumamış) onun yerine Hakan’ın yönlendirmeleri ile ilerlemeyi çok daha konforlu bulmuştum.  Ertesi gün Hakan ile buluştum henüz pilim (yahu senin pilin değil scooterın pili) bitmediği için mikromobilite araçların keyfini çıkarttık daha sonra benim Hergele’nin (Çok şükür burada apostrof kullanmayı akıl etmişsin) şarjını doldurmak (şarj etmek diyoruz halk arasında, hiç “telefonumun şarjını doldurayım” der misin?) için ofise gittik. Hakan, “ön tarafta, süspansiyon sisteminin arkasında, ahşap deckin altında şarj yeri var, oraya güç adaptörünü takabilirsin” dedi, elimi uzattım bir kablo kanalı geldi ancak güç adaptörünün ağzına uygun bir yer yoktu. Sonra Hakan “dur sen bulamadın acemisin” dedi, “ben eğilip bakayım”. Hakan eğildi, baktı, şaşırdı. “Ya burada bi kablo kanalı pabucu var seninki muhtemelen yere düşmüştür (varsayımlar), ben haftaya benimkini Hergele atölyeye bakıma götüreceğim seninki de götürelim” dedi.

“Peki” dedim ve Hergele‘mi arabanım (arabamın) bagajına koyarak bir hafta bekledim, (virgül olmaz buraya. Nokta koymalısın) Beklenen gün gelmişti. Hergele atölyesine gittiğimizde arkadaşlar bizi çok dostane, çok sıcak karşıladılar. Sanki uzun yıllardır tanıdığım dostlarımla bir araya gelmişim gibi mutluydum.

Onlara durumu anlattık. Onlar (iki cümleye de “onlar” diye başlamışsın, birini değişitir) “önce bir Hergele‘yi yukarı tezgaha kaldıralım” dediler. Yukarı tezgaha kaldırdık (İki kere “yukarı tezgah” yazmak istediğine emin misin?) sonra biz, “bakın burada güç adaptörünün yeri yok” dedik. Sonra kahkahalarla gülerek bize cevap verdiler, “tabii ki yok, biz müşterilerden gelen geri bildirimler neticesinde onun yerini değiştirdik. Yeni modellerde arka tekerleğin hemen sağında bakın, bakılınca nasıl da kolayca görünüyor, ayrıca kullanım kılavuzunda da bu bilgi yazıyor” dediler. Sonra Hakan ile birbirimize bakıp uzun uzun kahkahalar attık. (Son cümle yaratmak istediğini düşündüğüm etkiyi öldürüyor. Zaten size kahkahalarla gülerek bir cevap verdiler siz niye kahkahalarla devam ediyorsunuz? Bence şöyle bir cümle daha iyi olur; ilk “kahkahalarla” ifadesini kaldır onun yerine gülerek desinler. Son cümle de şöyle olsun;

Bu söylemin ardından Hakan ile göz göze geldik. Gülmeye önce Hakan başladı, sonra ben de kendimi tutamayıp ona katıldım. Atölyedekilerin şaşkın bakışları arasında kahkahalarla gülerek Hergele’yi tezgahtan indirdik…)

İşte hikayemiz tam da bu noktada iş dünyası ile kesişiyor, zaman zaman iş körlüğü tuzağına düşüyoruz, sanki her zaman güç adaptörü (güç adaptörünün her zaman- yerlerini değiştir) ön tekerlekte olacağını varsayıyoruz, Hakan gibi o işi bilenlerin her söylediklerini (söylediğini) doğru varsayıyoruz, onun gibi varsayım(iki defa varsaymak oluyor, bu ikinci kısma gerek yok “….varsayıyoruz, üstelik..” diye devam etsen yeter)  tuzağına düşüyoruz, üstelik bakış açımızı değiştirmeyi de kendimize bir külfet atfedip olaya farklı açılardan bakabilmeyi hiç (gereksiz bir “hiç”) denemiyoruz.

Bir problemle karşılaştığımızda ona farklı açılardan bakabilmeyi (bir üst parakrafta üç kelimeyi aynen kullandın zaten “ değişik şekillerde yaklaşabilmeyi” falan de bari) alışkanlık haline getirmeli, varsayımlara dayalı aksiyon almaktan imtina etmeli, konform (sonraki “m” harfinden emin miyiz?) alanımızı bozup, biraz efor sarfedip elimizdeki bilgileri hazmetmeli, tüm parametreleri sağlıklı bir şekilde değerlendirmeden sonuca varmamalıyız. (hiç de naçizane olmayan tavsiyem şu; ne “yapmamamız” gerektiği ile değil, neyi “yaparsak” daha iyi olacağı ile bitir bu yazıyı)

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s